Haber GÖrsel Tuz konusu en az şeker, un, yağ kadar önemli.

Diğerleri gibi tuzun da "azı karar çoğu zarar! " Ne var ki burada da ciddi bir kafa karışıklığı var. Kimi uzman "tuza dikkat edin, fazlası sizi hasta edebilir" derken, kimileri de "tuzdan korkmayın. İstediğiniz kadar yiyin!" tavsiyesinde bulunuyor. Kafa karıştıran tavsiyeler bunlarla da bitmiyor.

"Rafine tuz yerine kaya tuzu ya da deniz tuzunu tercih edin" diyenler, hatta biraz daha ileri gidip "deniz tuzunu da değil, kaya tuzunu tercih edin" önerisinde bulunanlar var.

TUZ DEĞİL SODYUM
Bitmedi! Kaya tuzunun da "Himalaya tuzu diye bileneninden istifade edin, o daha sağlıklı" diyenler de eksik değil.

Peki, bu tavsiyelerden hangisine inanacağız? Her şeyden önce, şu bilgilerin net ve açık olduğunu bilelim: Bize sağlık için tuz değil, sodyum lazım. Hücrelerimizin canIı kalabilmesi, bedenimizin su ve elektrolit dengesinin korunabilmesi, böbreklerimizin işini doğru dürüst yapabilmesi ve daha pek çok "yaşamsal" süreç için sodyuma ihtiyacımız var. Sodyumun en ucuz ve yaygın kaynağı da tuz, yani sodyum klorürdür. Ama her şeyin fazlası gibi tuzun da fazlası sağlığınıza zarar verir.

10 GRAM YETER
Dikkat ederseniz sözü yuvarlayıp "verebilir" demiyorum, net ve açık bir şekilde "verir!" diye altını çiziyorum.

Çünkü şu bilgiler çok açık ve net olarak kanıtlanmış durumda: Aşırı tuz tüketimi başta tansiyon yüksekliği olmak üzere böbrek ve kalp hastalıları ile felç geçirme riskini yükseltir.

Sağlıklı bir vücudun tolere edebileceği tuz miktarı 5, bilemediniz 6-7 gram civarındadır. 10 gramdan fazlası herkes için "RİSK" demektir. Bu miktarın fazlası kimseye (özel sağlık sorunları dışında) gerekli değildir, ne var ki biz tuz sever bir milletiz. Günlük tuz tüketim miktarımız 15 gramın bile üzerinde. Ve bu bizim gereğinden fazla, hatta tehlikeli düzeyde tuz tükettiğimizin işaretidir. Kısacası fazla tuz tüketiyoruz, dikkatti olalım.

SORU ŞU İYİ TUZ HANGİSİ?
"EN sağlıklı tuz hangisi?" sorusunun yanıtına gelince...

Yaygın olarak kullandığımız tuz, tuz göletleri veya tuzlalardan elde edilen masa tuzudur. Güvenli fabrikasyon işlemlerinden geçirilmiş, çoğunun içine ilave olarak iyot eklenmiştir ki doğrusu da budur. Zira ülkemiz "iyot fakiri" bir ülkedir. Yiyecek ve içeceklerimizde kâfi miktarlarda iyot yoktur. Ne ki rafine tuz aşırı saflaştırıldığı için doğal tuzların çoğunda minerallerin önemli bir kısmını içermez. Diğer bir alternatif deniz veya okyanus tuzu olarak bilinendir.

DENİZDEN TUZ ÇIKSA...
Bunlar deniz suyunun buharlaştırılması ile elde edilen ve elde edildiği denize göre içinde tuza ek olarak çok az miktarda demir, magnezyum ve diğer mineralleri de barındıran tuzlardır. Deniz kaynaklı tuzlar içindeki farklı aromalar ve mineral zenginlikleri sebebiyle son yıllarda daha sık ye yaygın kullanılıyor. Yani farklı lezzetleri ve eser elementlerden zengin yapıları bir tercih nedeni. Bu tercihin ne kadar bedensel karşılığı var, işte orası pek belli değil ama yine de benim gibi "ben deniz tuzu tercih ederim!" diyenler var.

PEKİ, YA KAYATUZU?
ON yıllarda sürekli parlatılan "HİMALAYA TUZU" ya da "kaya tuzu" konusuna gelince...

Bu tuzların diğer tuzlara oranla daha faydalı olduklarını söylemek mümkün değil. Dahası bazılarının içinde sağlığa zararlı olabilecek maddelerin bulunduğu belirtiliyor. İnsan sağlığı açısından çok riskli olan hatta atom bombası yapımında kullanılan! -plutonyum bunlardan biri.

AMAN DİKKAT EDELİM
Radyasyon içeren ve kanser yapıcı etkisi olduğu çok iyi bilinen radyumun da bazı kaya tuzlarında bulunabileceği gösterildi. Yine bazı kayatuzlarında kursun gibi ağır metaller ve aşırı demir de tespit edildi.